Süreler kısalıyor, denetim artıyor… Konkordato reformu

5 Eylül 2025

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 1932’den bu yana yürürlükte olup 41 kez değiştirildi. Dilinin eski ve karmaşık olması nedeniyle uygulamada sorunlar yaşanmasına neden olan kanun için bir yeni değişiklik daha geldi. 14 Ağustos 2025’te Adalet Bakanlığı’ndan kamuoyuna açılan Yeni Cebrî İcra Kanunu Taslağı’nda mühlet sürelerinin 29 aydan 25’e indirilmesi, denetim kuruluşlarının “makul güvence raporu” hazırlaması zorunlu hale geliyor. Söz konusu yeni taslağı kaleme alan Dünya Gazetesi yazarı Talha Apak şunları kaydetti:

“Konkordato uygulaması ve sürecini belirleyen yürürlükteki 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 1932 yılından bu yana yürürlükte olup, 41 kez değişikliğe uğradı. Karmaşık ve güncel olmayan bir dil nedeniyle tutarsızlıklara ve zorluklara yol açan gündemdeki uygulama, “konkordato” konusunda bazı sıkıntılara neden oluyordu.

Vaktiyle, İcra İflas Kanu­nunda “iflas ertelemesi” olarak uygulanan sistem daha sonra “konkordato” olarak yaygın bir şekilde ticaret ve hu­kuk literatürüne girerek günü­müze kadar geldi. Gerek pratik­te ve gerekse hukuki olarak ya­şanan sorunlar dikkate alınarak Adalet Bakanlığı tarafından gö­revlendirilen ve çok değerli ho­calarımızdan oluşan bir komis­yon tarafından uzun yıllar üze­rinde çalışılarak hazırlanan taslak ilgili bakanlığa sunuldu. Bakanlıkça da kabul gören taslak nihayet kamuoyunun görüşüne sunulmuş bulunuyor.

Özellikle alacaklı ve borçlu hakları arasındaki dengenin bo­zulması yeni bir düzenlemeyi zorunlu kılmıştır. Daha da ötesi, son zamanlarda artan konkorda­to taleplerinin ilgili mahkeme­lerde yarattığı yoğunluk ve ka­muoyunun olumsuz bakışı gün­demdeki yerini korumaktadır. Konkordatoya başvurmanın iki önemli boyutu bulunmaktadır. Birinci boyut, meşru bir hakkın kullanılması, ikinci boyutu ise istismar boyutu olarak öne çık­maktadır.

İSTATİSTİKİ DURUM

İlk olarak 2018 yılında başla­yan konkordato süreci; günü­müze geldiğinde 2025 Ağustos sonu itibariyle 19.697 başvuru olmuş. Bunun 1.398’i için tasdik kararı çıkmış, 748’i için iflas ka­rarı çıkmış, 4.258’i için ret ka­rarı çıkmış, 8.120’si geçici müh­let sürecinde, 5.273’ü ise kesin mühlet sürecinde devam ettiği görülüyor.

Bazı başvuru dosyasında 1’den çok gerçek veya tüzel kişinin de bulunduğu dikkatte alındığında konkordatoya başvuran gerçek veya tüzel kişi sayısının önem­li olduğu görülüyor. Burada dik­kat çeken diğer önemli bir husus ise, başvuranların önemli kısmı­nın ret veya iflas ile sonuçlandı­ğı, çok azının tasdik olduğu gö­rülüyor.

YENİ DÜZENLEMENİN AMACI

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Cebrî İcra Kanunu Taslağı, yürürlükteki İcra ve İf­las Kanunu’nda köklü değişik­likler öngörmektedir. Cebri İcra Kanunu Taslağı’nın temel ama­cı, bu karmaşıklığı gidermek, yargısal içtihatları yasal metne entegre etmek ve modern ekono­mik gerçekliklere uyum sağla­maktır. Taslak, metni sadeleşti­rerek ve dilini güncelleyerek da­ha erişilebilir ve tutarlı bir yapı sunmayı hedeflemektedir.

Ayrıca, alacaklının mülkiyet hakkı ile borçlunun temel hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge kurarak, borçluların öde­me güçlüğü nedeniyle insan onu­runu zedeleyici veya orantısız kısıtlamalara maruz kalmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Dijitalleşme ve UYAP sistemi­nin etkin kullanımı gibi teknolo­jik gelişmelerden faydalanarak borç tahsilatını hızlandırmak ve basitleştirmek de taslağın önemli hedefleri arasında yer al­maktadır.

YENİ DÜZENLEMEDE ÖNE ÇIKAN ÖNEMLİ HUSUSLAR

Önemli değişiklikler öngören yeni “Cebri İcra Kanun” taslağı 14/08/2025 itibarıyla kamuoyu­nun görüşüne açıldı. Buna göre;

1. Mühlet sürelerinin daha kısa verilebileceğine iliş­kin hükümlere yer verilmiş. 3+2 ay olan geçici mühlet ve 12+6 ay olan kesin mühlet ile 6 ay tasdik yargılamasındaki uzatım olmak üzere toplam 29 ay sürebilen mühletlere karşılık yeni taslakta 4 ay geçici mühlet ve 12+3 ay ke­sin mühlet ile 6 ay tasdik yargıla­masındaki uzatım olmak üzere toplam 25 ay olarak kısaltılmış.

2. KGK’nın yetkilendirmiş olduğu bağımsız dene­tim kuruluşunca hazırlanacak ve başvuru dosyasına eklenme­si gereken “makul güvence rapo­ru” geçici konkordato komiserle­rince denetlenecek. Konkordato komiserlerinin denetimi ve hak­larında uygulanabilecek yaptı­rımlar kapsamlı şekilde düzen­lenmiş.

3. Borçlunun lehtar olduğu teminat mektupları müh­let içerisinde mahkeme kararıy­la tazmin edilebilecek. Mühlet içerisinde borçlunun faaliyetine göre “küçük” miktardaki borçlar mahkeme kararıyla ödenebile­cek.

4. Yargıtay kararının aksine, yabancı para alacaklar ge­çici mühlet tarihi itibarıyla TC­MB efektif satış kuru üzerinden TL’ye dönüştürülecek.

5. Teklifte önerilen vade ve­ya ödemesiz dönemin ma­kul olması ve açıkça gerekçelen­dirilmesi” şeklinde yeni bir tas­dik şartı getirilmiş. Mahkeme yetersiz projenin düzeltilmesini istemeyecek, kendisi düzeltebi­lecek.

6. Yeni bir uygulama olarak, “ortak katkı payı” adı altın­da mahkeme tasdik şartı olarak, şirketin konkordato projesinin gerçekleşmesini teminen ortak­ların şahsi malvarlıklarından katkı sunmasını isteyebilecek.

7. İflasa tabi olan borçlunun tasdik edilen konkordato­su tamamen iptal edilirse, mah­keme başkaca şart aranmaksı­zın resen borçlunun iflasına da hükmedecek. Konkordatodaki ihtiyati tedbir taleplerinin mah­kemece kabulü veya reddi karar­larına karşı istinaf yoluna başvu­rulabilecek.

8. Konkordato talebi mahke­mece reddedildikten son­ra, borcun ödenmesini sağlaya­cak olan kaynaklarda önemli bir değişiklik gerçekleşmedikçe ve­ya ileriye yönelik olarak böyle bir değişikliğin gerçekleşeceği so­mut olarak ortaya konmadıkça, tekrar adi konkordato teklifinde bulunulamaz.

9. Başvuru tarihinden geriye doğru altı ay içinde yapılan yer (adres) değişiklikleri yetki ve görev bakımından dikkate alın­mayacaktır.

10. Tasdikten sonra gö­rev yapan, işlevselliği doktrinde ve uygulamada tartı­şılan “kayyım” yerine “proje de­netçisi” getirilecek.

DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER

Son zamanlarda konkordato uygulamasında yaşanan sorun­lar dikkate alınarak hazırlanan Cebri İcra Kanunu Taslağı, yü­rürlükteki İcra İflas Kanununda önemli değişikliklere gidilerek farklı olarak modern, hak temel­li ve teknolojik olarak entegre bir icra sistemine geçişi temsil eden bir değişim sunmaktadır.

Konkordato açısından temel değişiklikler arasında; alacaklı ve borçlu menfaatlerini denge­leme ilkesinin açıkça ifade edil­mesi, UYAP ve yeni portallar aracılığıyla süreçlerin kapsam­lı bir şekilde dijitalleştirilmesi, uzmanlaşmış mahkemelerin ku­rumsallaşması ve hem verimli­liği hem de adaleti artırmak için usul kurallarının iyileştirilmesi yer almaktadır.

Bu taslağın yürürlüğe girmesi halinde, Türkiye’deki borç tahsi­latı ve iflas hukukunu temelden yeniden şekillendirecektir.

Dijitalleşme ve uzmanlaş­mış mahkemelere verilen önem, Türkiye’nin icra hukukunu gele­cekteki zorluklara karşı konum­landırmakta, iş yapma kolaylığı­nı arttırma, yatırımcı güvenini yükseltme ve adalet yönetimin­de daha fazla kamu güveni oluş­turma potansiyeli taşımaktadır. Bu reformların başarısı, nihaye­tinde etkin uygulanmalarına ve hukuki çerçevenin değişen top­lumsal ve ekonomik ihtiyaçlara sürekli olarak uyum sağlama ta­ahhüdüne bağlı olacaktır.

Konkordatonun kendi için­de; bir kısmı kanundan gelen, bir kısmı ise uygulamadan ge­len birtakım sorunları bulunu­yor. Birçok hususta çok önemli değişiklikler getirecek yeni dü­zenlemeyle, uygulamada bazı so­runların tekrarlanmaması için aşağıdaki huşuların da dikkatte alınmasında fayda vardır.

1-Bir mahkeme tarafından reddedildikten sonra adres değiştirilerek tekrar başka bir mahkemeden yinelenen konkor­dato taleplerinde, mahkemele­rin önceki konkordato talebinin hangi gerekçeyle reddedildiğini dikkate almasının sağlanması­nın gerektiği.

2-Konkordato talep eden gerçek veya tüzel kişilerin meşru haklarının kullanılma­sı kadar istismar boyutunun da dikkate alınması gerektiği. Borç­luyu korumak kadar alacaklıyı da korumak için önemli önlem­lerin alınması gerektiği.

3-Süreci takip eden, denetle­yen ve raporlayan “konkor­dato komiser heyeti”nin yetki ve sorumluluklarının çok net bir şekilde belirlenmesi gerektiği. İlgili mahkemelerce görevlendi­rilecek “konkordato komiser he­yeti”nin konusunda uzman kişi­lerce belirlenmesi gerektiği.

Cumhurbaşkanı Yardımcı­mız Sayın Cevdet Yılmaz’ın kon­kordatoya ilişkin bir televizyon kanalına verdiği demeçte; “son dönemlerde sayılarda bir artış var, ancak bu artış çok önemli bir artış değildir. Elbette artışın da dikkatle incelenmesi gerekir. KGK’nın yetkilendirdiği bağım­sız denetim kuruluşlarının dos­yaya sunduğu makul güvence ra­porlarında bazı sıkıntılar olduğu ve KGK’nın bazı yaptırımlarda bulunduğunu biliyoruz. Öte yan­dan, yüksek faizlerden dolayı fi­nansman sıkıntısına giren bazı firmalar meşru haklarını kulla­narak konkordatoya başvurmak­tadır. Ancak, konkordato uygula­ması istismara açık bir konudur, haklı sebeplerle konkordatoya başvuranlar olduğu gibi istismar edenler de olacaktır.”

Konkordato uygulamasının ekonomiye ve reel piyasaya olan faydası veya zararı uzun yıllar­dır tartışılmasına rağmen net olumlu veya olumsuz bir durum bilimsel olarak tespit edileme­miştir. Bana göre ise; istatisti­ki verilere bakıldığında olumlu sonuçtan ziyade olumsuz sonuç doğurduğu ortaya çıkmaktadır.

Ülkenin ekonomik sorunları karşısında çok duyarlı olan Sa­yın Cevdet Yılmaz’ın demeci de konunun ne kadar önemli oldu­ğunu ortaya koymaktadır. Dola­yısıyla, pratikte yaşanan sorun­lar dikkate alınarak, istismarı önleyecek ve hukuki sorunları çözecek düzenlemenin bir an ön­ce yasalaşarak yürürlüğe konul­masında fayda vardır”