“`html
Nazca Çölü’nde Gizemli Mumyaların Akıl Çelen Özellikleri
Nazca Çölü’nün parlak altın renkli topraklarında keşfedilen minyatür bedenler, sıradışı morfolojik yapılarıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Üç parmaklı el ve ayaklar, belirgin şekilde uzamış kafatası yapısı ve korunaklı pozisyonda mumyalanmış bu ölüler, dünya dışı yaşam olasılıklarına dair şüphelere yol açtı.
Gelişen araştırmalar, bu mumyaların kökeni hakkında bilgilere ışık tutarken, bilim camiasında da derin tartışmalara neden olmayı sürdürüyor.
GERÇEK Mİ, YOKSA KURGULANMIŞ BİR İLLÜZYON MU?
Başlangıçta sunulan bulgular heyecan yaratırken, Jaime Maussan, bu mumyaların sadece arkeolojik bir keşif olmadığını, aynı zamanda insanlık tarihini değiştirebilecek bir potansiyele sahip olduğunu söyledi. Ama keşiften kısa bir süre sonra birçok bilim insanı, bu bedenlerin sahte olduğunu öne sürerek, bilim dünyası ikiye bölündü.
ANTONIO: Dikkat Çeken Bir Mümya
Günümüzde en çok merak edilen örneklerden biri olan Antonio, Meksika Deniz Kuvvetleri Tıbbi Departmanı’nın eski müdürü Dr. José Zalce tarafından incelendi.
Antonio’nun kafatasında üç simetrik boşluk bulunmakta. Bu yapılar insana benzer özellikler taşırken, farklılıkları da gizemini koruyor. Kurumuş doku kalıntıları, belirgin diş yapıları ve iyi korunmuş azı dişleri, Antonio’nun bir biyolojik organizma olduğuna dair ipuçları sunuyor.
Ancak en dikkat çekici bulgu, Antonio’nun ellerinde bulunan bir metal implant oldu. Bu implant, alüminyum, bakır, gümüş, kadmiyum ve nadir bir element olan osmiyumdan oluşan karmaşık bir alaşım içeriyor. Bilim insanları, bu tür bir bileşimin günümüz teknolojisiyle dahi üretilmesinin son derece gelişmiş bilgi gerektirdiğini belirtiyor. Dr. Zalce, bu implantın “bir medeniyetin ileri mühendislik ürünü olabileceğini” ifade etti.

ANTONIO’DA KAHRAMANLIĞA DÖNÜŞEN BİR YARALANMA VAR
Peru Tabipler Birliği’nin eski başkanı Dr. David Ruiz Vela, Antonio’yu inceleyenlerden biri. Dr. Vela, canlı varlığın beyin yapısının insana benzeyen yapılar içerdiğini belirtiyor.
Aynı zamanda Antonio’nun göğsünde bir bıçak yarası, kırılan kaburgaları ve delinen organları olduğunu da ekledi. Dr. Vela, yaptığı açıklamada, “Sol göğüs kafesinin kaburgalarını kıran, göğsünü, karnını ve karaciğerini delerek içten tamamen parçalayacak bir bıçak darbesi var.” dedi.
YENİ İKİ MUMYA: MARIA VE MONTSERRAT ÖNE ÇIKIYOR
Maria ve Montserrat, yaş, cinsiyet ve ölüm koşulları açısından ilginç bulgular sunuyor. Radyolojik ve morfolojik analizler sonucunda, Maria’nın 35-45, Montserrat’ın ise 16-25 yaşları arasında olduğu belirlendi. Her iki bedenin uzun kafatası, üç parmaklı uzuvlar ve iç organ kalıntılarına sahip olması, onları alışılmadık arkeolojik örneklerden ayırıyor.
Maria’nın pelvis bölgesinde derin bir kesi ve deri altında morarma izleri bulundu.
Dr. David Ruiz Vela’nın önderliğinde yürütülen adli incelemeler, bu mumyaların ölümünün doğal nedenlerden kaynaklanmadığını ortaya koyuyor. Özellikle Maria’nın pelvis bölgesindeki derin kesikler ve kuyruk sokumu kemiğindeki kırıklar, bedene yönelik müdahaleyi düşündürüyor. Montserrat’ın BT taramalarında ise kıymetli sonuçlar, kaburgalarda çok sayıda kırık saptandığını gösteriyor. Öldüğünde dik konumda olduğu ve vücudunu sert bir yüzeye yasladığı düşünülüyor. Tüm bu travmatik yaralanmaların, olayın bir ritüel veya bilinçli bir saldırı ile ilişkilendirilebileceği yönünde yorumlanıyor.

ŞAŞIRTICI IDİYALARDAN YOĞUN TARTIŞMALARA
Bunca iddiaya rağmen, karşıt görüşteki bilim insanları da sessiz kalmadı. Arkeolog Flavio Estrada, örnekleri analiz eden bağımsız bir uzman olarak 2024’te yaptığı açıklamada, mumyaların hayvan kemiklerinden modern yapıştırıcılarla hazırlandığını ve bu nedenle “arkeolojik değil, kurgusal” olduklarını ifade etti.
“Bunlar uzaylı değil, ustaca yapılmış oyuncaklar”“Estrada’nın incelediği mumyalar bizim örneklerle örtüşmüyor. Biz, gerçekten yaşamış organizmaları analiz ettik.” diyerek tartışmaları alevlendirdi.
SİYASİ KURUMLARDAN YENİ ADIMLAR
Maussan’ın keşfi yalnızca bilim dünyasında değil, siyasi arenada da yankı uyandırdı. Yakın zamanda Meksika Kongresi’nde düzenlenen oturumlarda, bu mumyalar sergilendi ve uzmanlar görüşlerini paylaştı. Maussan, oturumlar sırasında bu bulguların “insanlığın evrenle olan ilişkisi üzerine yeni bir perspektif sunabileceğini” öne sürdü.
Cesetler, koruma amaçlı beyaz bir tozla kaplanmıştı ve oturumda mumyaların mikroskobik, anatomik ve metalürjik analizleri tartışıldı. Ancak süreçte kullanılan belgelerin bağımsız bilimsel denetimden geçmemesi, birçok kurumun sürece temkinli yaklaşmasına sebeptir.

HAKEMLİ DERGİLERDE YAYIMLANMADI
Elde edilen verilerin henüz hakemli dergilerde yayımlanmadığı ve bağımsız araştırmacılar tarafından doğrulanmadığı vurgulanmalıdır. Bu durum, mevcut iddiaların güçlü olmasına rağmen bilimsel açıdan kesinleşmediğini gösteriyor.
Peru’da başlayan bu sıra dışı hikaye, insanlığın en eski sorularından biri olan “Evren yalnız mıyız?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı. Fiziksel bulgular, karmaşık metal alaşımlar ve insan benzeri doku yapıları, bir yanda sürerken, diğer yanda uzmanlar arasında süren anlaşmazlıklar ve sahtecilik iddiaları da izleniyor.
Şu anda tek gerçek, bu mumyaların hem bilimsel hem toplumsal bir tartışmanın merkezi konumunda olduğu. Nihai bir karar için daha fazla bağımsız analiz, uluslararası işbirliği ve açık bilimsel raporlama gerekmektedir.
Bu yazı, Daily Mail’in “Alien mummies have been proven to be 100% real in shock breakthrough, says scientist”, “Experts studying ‘alien mummies’ from Peru make startling find while dissecting their bodies” ve “Experts studying ‘alien mummies’ in Peru make startling find ‘that proves they’re real” başlıklı makalelerden derlenmiştir.
“`